NOSTALJI
Nietzsche bir yerde "pişmanlık köpeğin taşı ısırması gibidir" diyordu.
Nostalji de öyle. geri dönüş imkansız olduğuna göre, Klee'nin meleği gibi geçmişten esen rüzgar bizi pervasızca geleceğe doğru sürüklüyorsa,
bir gözümüzün geçmişe takılı kalması, sürekli arkaya bakadurmak neye yarar? Nafile çabalarız geçmiş anılardan bugüne pay çıkartabilmek için.
Ancak bugün de, şu an da, daha telaffuz edilmeden geçmiş olup kaymaz mı avuçlarımızdan?
"Dönüş, yunancada "nostos" demek. "algos", keder anlamına geliyor. yani nostalji doyurulamamış dönüş arzusundan kaynaklanan bir keder. Avrupalıların çoğu bu kavram için yunanca kökenli bir sözcük (nostalgie, nostalgia), sonra kökü kendi dillerinden gelen başka sözcükler kullanabiliyorlar: İspanyollar "Anoranza" diyor; Portekizliler "Saudade" diyor.
Bu sözcükler her dilde farklı nüanslara sahip. Çoğunlukla sadece ülkeye dönüşün olanaksızlığının neden olduğu hüznü belirtiyorlar. Sıla hasreti. Gurbet acısı. İngilizce'deki "homesickness". ya da almanca'daki "heimweh", hollandaca'daki "heimwee". ama bu, bu büyük kavramın daraltılması anlamına geliyor. En eski avrupa dillerinden biri olan izlandaca'da iki ayrı terim kullanılıyor: "söknudur": genel anlamıyla nostalji, ve "heimfra": sıla hasreti. çekler, yunanca'dan alınan nostalji sözcüğünün yanısıra bu kavram için "stesk" diye kendi isimlerini ve kendi fiillerini de kullanıyorlar. çekçe'de en dokunaklı aşk cümlesi: "styska se mi po tobe": sana hasretim; yokluğunun acısına dayanamıyorum. ispanyolca'daki "anoranza", "anorar" (nostalji duymak, özlemek) fiilinden gelir, o da latince "ignorare" (bilmemek) sözcüğünden türeyen katalanca "enyorar"dan. bu etimolojik aydınlatmanın ışığında, nostalji, bilmemenin acısı olarak ortaya çıkıyor. Uzaktasın ve ben sana ne olduğunu bilmiyorum. Ülkem uzakta ve ben orada neler olduğunu bilmiyorum. bazı dillerin nostaljiyi kullanmakta sıkıntıları var: Fransızlar nostaljiyi ancak yunanca kökenli "nostalgie" ismiyle ifade edebilirler ve fiilleri yoktur. şöyle diyebilirler: "je m'ennuie de toi" (seni özlüyorum) ama "s'ennuyer" (özlemek) sözcüğü zayıftır, soğuktur, her halükarda böyle ciddi bir duygu için fazla hafif kalır. Almanlar nostaljiyi yunanca biçimiyle pek nadir kullanırlar ve "sehnsucht" demeyi tercih ederler: orada bulunmayana duyulan istek; ama "sehnsucht" asla gerçekleşmemiş olana (yeni bir maceraya) karşı da duyulabilir ve dolayısıyla içinde ille de bir "nostos" düşüncesini barındırmaz; "sehnsucht"un içine dönüş saplantısını katabilmek için yanına bir tümleç eklemek gerekir: "sehnsucht nach der vergangenheit, nach der verlorenen kindheit, nach der ersten liebe" (geçmişe, kaybolan çocukluğa, ilk aşka özlem)."
Nostalji, asla geri dönülemeyecek olan, artık olmayan geçmişe yönelik özlemdir.
Sahi, sizin için nedir Nostalji?